6 Ocak 2012 Cuma

Geçer geçer

Saatle düşman olduğum zamanlardı
Lanet olası akrep yelkovanı kovalamak için
bir kaplumbağadan, bir devlet kapısı kuyruğundan daha yavaş ilerliyordu.

Kısacası saatle hep kavga ediyoruz, geçmiyor, koşmuyor diye.
Ama sonunda hep ben kazanıyorum ...
ne olursa olsun
o da geçiyor
bu da geçiyor...

ölmek

Susarak ölmek, konuşarak ölmekten hep daha karizmatiktir...
Ya göz göze gelmek?

Bu da geçer Ya Hu

DARALIYORDUM ne demek. Aklınıza gelenin en kötüsünü düşünün. Kafanızı demir mengeneler içine alıyorlar.
Milyonlarca karga kafanıza üşüşüyor. Şehrin tüm kalabalık trafikli kavşakları omurilik soğanınızdan geçiyor. Bunun gibi bir sürü şey ve ben hepsini en derinine kadar yaşıyorum. Bağırmak çağırmakta artık çözüm olmuyor.
En kötüsü ise, gözlerinde iyi gelmiyor artık yaralarıma ....

Ağzımda tek cümle : Bu da geçer Ya Hu
bir keman gıcırtısına ter ket beni. sokak ortasında rüzgardan savrulan bim poşeti gibi. kirpiklerin gibi. Bir inşaat bekçisi kadar açım şimdi dar. öl dedin ya hani ö gece. ö gece omzuma bir ölücük kondurup.. spotless mind of eternal sunshine gibi afilli bir isim istiyorum sevgilim. Sen doğunca güller alacağım sana. Eski american kovboy filmlerinden çıkma sarışın çakmak gözlü bir oğlana tav edip seni tavla dersi vereceğim. ve colt mermiler vızıldayacak burnunu, kulağının dirseğinin ve göbek deliğinin etrafında, dübeşler ve düşeşlerin şaşkınlığında. vuracaklar seni bir timsahın yarım yuttuğu antiloplar gibi.kimse kaç ekran diye sormayacak gözlerine, çözünürlüğü belli başlı isteksizlik kiplerine bölecek ve ikinci çoğul şahısta çekimlemen gerekecek beni. sen attan düşünce. dışarda have bulutlu ve yağ- mor var. isteseydin renksiz bir gökkuşağını gözlerine kadar çekerdim ekvadordan alıp limanlı limonları. belki bir gün bir afrika kıtasının birinde buluşacağız. Ben doğmuş olacağım muhtemelen. Sense doğum sancılarında. belki bir yeşil biber közleyeceğiz senle,.beni öksüz kalmış maymun yavruları gibi bir tarkowski sarıyor yeşilliksiz filmlerde. sense düğün sancılarında. yaşamak bu kadar yaş olmasaydı inan ellerini tutup namağlup bir boksörmüşsün gibi havaya kaldırırdım. ve soundtrackte bir bach, ya da ahmet kaya. birisini seçer rus ruleti gibi baletler var görmedin sen hiç. ben yoktum. muhtemelen doğmamış olacağım sana aşık olduğumda. fikri çöküntüleri yaşıyorum sevgilim. Kusura bak, ama sakın aşağı bakma
"En iyi eleştirmen çöp kutusudur". evet bu sözü bir öğrencimin yazısından çaldım. Ama napabilirim. adam haklı beyler. En iyisi toz olalım. Bazen en iyi eleştirmen çöp kutusudur ve fırlatmaktır buruşuk yaşlıları. Takmamak kalabalıları takı takıp gezen gothları. Yasaksa bu şehir, beraber yasaklıyız. Ben dediğim yazılarıma, biz diye devam etmek bazen güzel olabilir. Aslında Fight club uzantıları seziyorum kalabalıklarda. Birbirinin farkında olmayıp, ya da insanlar arasındayken aynen fight clubta olduğu gibi aynı grubun üyesi olduğunu belli etmeyen bir yığın vampirler. Onlarda iştahları olmasada yemek yerler göze batmamak için. Uyurlar, insanlar onların normal olduğunu düşünsün diye. yalnız yaşamaktan mutludurlar, ta ki taylandlı bir japon, kenyaya uçana kadar. Sakindirler ki sağ kinleri olsun. Ve ceplerinden alo diyebilecekleri bir "telef" onlar cevaplanmaz. Kusura bakmayın abartıyorum. Beş dakka sigaram bitti de. Hayatı takmamak gibi bir takıntım var ve tanıdığım her kese, ağzını açmasını söylüyorum. seni mıhlamayım batman, bana gölge etmen, ya da seymen. hepsi aynı bira damlar topluluğu oldular birden ona kadar gözümde. evet, merhaba