12 Ekim 2011 Çarşamba

güzelliğinin adı yok bu şehirde, ölüm bu kadar yakışır tebessümüne, seni doğasıya seviyorum demişti bir şair.işte ben de öyle seviyorum seni doğasıya. tebessümüne gömülmek, gül reçeli havuzunda kana kana reçel içerken boğulmak gibi, ya da ağız dolusu çikolatayı yerken genzinin yanması gibi. Her kar tanesinde ödünç almak gibi dakikaları saat kulesinden. ve bir avuç saniyeyi saçmak senelere...evet doğru söylemişler; seni doğasıya seviyorum. bu dünyada tekrar yaşamak pahasına, herşeyi en başa sarmak, ayakkabısı su geçiren çocukluğumu tekrar hissetmek pahasına seviyorum seni.itiş kakış dolu ve körüklü bir otobüste bakışlarınla tekrar sendelemek pahasına diyorum. anlıyor musun beni? yoksa üç aylık ömrüm kaldı. doktorlar çok yaşamaz dedi.sen sonbaharın bütün motiflerini üzerinde taşıyabiliyorsun. yağmurlar silüetini çiziyor gökyüzüne,düşen solgun yapraklar mı yoksa saçının tellerimi bilemiyorum. o ince çizgi hayal,gerçek ve mazi arasında, birleşip girdaplar oluyor her fikrin başlangıcı gibi. fırıldağımı çevirip uzun uzun izliyorum. saatler geçiyor izliyorum, aylar geçiyor izliyorum, hep düşsün diye bekliyorum. durmuyor da durmuyor. ama ben hala düşmesini bekliyorum. bildiğim bir kaç türkü var, yıllardır mırıldandığım, artık şarkılar. hep gözlerin yaptırıyor bunu bana. sonbaharın rüzgarı da var sende. henüz solmamış çiçeklerin kokusu gibi esiyorsun. gökyüzün mavisini giymiş yağmurlar arasında, boyununu, rüzgara karşı koyamayan dallar gibi geriye bükmüş duruyorken, nasıl sevmemeliyim seni diye düşünüyorum. maviyi giymek,bir hüzün huzmesinden havai fişek gösterisi seyretmek gibi.
normal insanlar gibi sevemediğim için dışlanmak, ya da hiç fırsat verilmemiş olmak duygusu bir eziklik kulesi inşaa ediyor gök yüzüne tıpki babil gibi.seni seviyorum seni seviyorum, seniseviyorum, sen is evi your umm... anlamanı yitiriyor her tekerrürde kelimler, telaffuzu zorlaşıyor. ama sen bilmiyorsun bilmiyorsun, bil-mi yor sun shine. seni seviyorum ve sen bilmiyorsun ne demek istediğimi. ve bunu sana anlatabilmek iiçin kullanacağım bütün kelimlere uzaya fırlatılan bir roketin içinde gitti.eğer bu yazımı ıssız bir adaya düşmüş ugandalı bir cumhur başkanı bulup okumazssa, seni sevdiğimi bilemeyeceksin