13 Ağustos 2011 Cumartesi

Otogar,Havalimanı,Tren İstasyonu




Nasıl ki sağlığımızın kıymetini anlamak için
Hastanelerin acil servislerine gidiyorsak...

Sevdiğimizin değerini anlamak için de
Otogarları, havalimanları ve tren istasyonlarını ziyaret etmeliyiz...

En kısa ve en anlamlı sözlerin söylendiği yerlerdir bu mekânlar.
En kısa ama en derin bakışların
En masum ama en anlamlı dokunuşların olduğu yerlerdir.
Burada yapılan hiç bir hareket unutulmaz ve aska silinmez
Buradaki her bank bile ayrı bir hikâyeyi anlatır
Her bekleme salonunun kendine has bir ruhu vardır.
Kavuşmalar değil, ayrılıklarla hatırlanır nedense bu salonlar.


İki kişiyseniz eğer...
Birbirinizin yüzüne bakmaya çekiniyorsanız mesela
Kaçamak bakışlar atıp göz göze gelmekten kaçınıyorsanız
Söyleyecek çok şey olmasına rağmen susuyorsanız.
Kısa cümlelerle geçiştirmeye çalışıyorsanız.
Uzayan her cümle boğazınızda hıçkırıp olup takılıyorsa
Ağlamamak, güçsüz görünmemek için gayret sarf ediyorsanız mesela.
Orada zamanın durmasını istiyorsanız, başka hiç bir şey umurunuzda olmuyorsa
Gitmenin mi? kalmanın mı? zor olduğu ikilemini hala yaşıyorsanız
Söylenmemiş sözlerin çokluğu o an dikkatinizi çekiyorsa
Gözden kaybolduktan 5 dakika sonra bile aynı boşluğa bakıyorsanız umutla


Siz o mizansenin baş aktörüsünüz demektir...
Şimdilik Mutsuz devam eden bir film.
Ama asla unutmayın

Ayrılık kılavuzu kural #1 derki:

Bir ayrılık ne kadar acı oluyorsa, gelecek kavuşma o kadar güzel olacaktır...


................................................................................................................................................................................






Run Lola Run vs. Run Forrest Run








İki tane film tavsiye etmek istyorum sizlere. Ve bir iki kelam bazı özelliklerinden bahsetmek istiyorum.

Birisi 1994 yapımı Forrest Gump diğeri 1998 Alman yapımı Koş Lola Koş.
Forrest Gump filmindeki ana söylem ve eylemlerden biri ana karakter Forest'ın koşuşlarıydı.
Hatta "Run Forrest Run" (Koş Forrest Koş) filmi izleyenlerin aklında kalan ilk cümle olacaktır.
Zaten Koş Lola Koş filmi de isminden aşikar, bir genç kızımızın habire koşuş hikayesini anlatmaktadır.

Bu iki film arasında ne bağlantı buldun diyebilirsiniz.
Eee ikisi de koşuyor işte daha ne olsun :)

Aslında koşuş amaçlarına bakmak lazım birazcık. Lola erkek arkadaşını kurtarmak için koşuyor, Forrest ise çok sevdiği kızın kendisini terk etmesinin ardından, kafasını boşaltmak için koşuyor. Yani aslında tam bir tezat var ortada.

Bunun yanında, konu olarak çok uzak gibi görünseler de, bence temasal olarak bağlantıları var. İkisi de bir ucundan tutup, kader olgusunu ele alıyor. İki filmde bizim dışımızda gelişen olayların bizi nasıl etkileyebileceği, ve başka amaçlarla yaptığımız ufak şeylerin daha sonra kartopu gibi bizi bulup hayatımıza yön vereceğini anlatıyor.
Birini arkadan bıçakladığında, ucu er geç sana dokunacak bir döngü başlatmış olursun. diyor ya Oscar Wilde, tam olarak filim bunu işlemese de, bunun benzeri olaylara ve İlahi Adaletin varlığına selam çakıyor.

Bu kendimizi filme verdiğimiz ramazan günlerinde, bu filmler tiz buluna ve izlene efendim J