17 Temmuz 2011 Pazar

Yazarın Dilemması

Bir kıvılcım çaktı önce burnunun dibinde, gece karanlığında yarı aydınlandı yüzü ve yoktu tebessümü. Gizlenmek istedim önce, çok çıplak hissettim böyle. Ellerinde siyah deri eldivenler ve başında bir fötr şapka. Sigarasını yakmak için tutuşturduğu kibritin ışığında burnunun ucunu gördüm adamın iri zenci delikleri olan. Celladıma koşar gibi terliyordum. Yolun ortasında kuyruk sallayarak yürüyen fili umursamadı adam.fil de onu umursamadı. Hortumunu tespih gibi sallayarak volta atıyordu şimdi de bir ileri bir geri.
    Sigaranın sisi yükseldi dumanlara. Hala korkuyordum filmin ilk sahnesinde vurulan adamlar gibi donakalacaktım  ve rolüm bitecekti. Adam sokak lambasının altından geçiyordu daha az önce. Modern bir Sergio Leone filminde oynamak isterdim diye düşündüm yaşasaydı. Belkide “Post-modern, Muhafazakar ve Laik” diye bir film çekerdi.  Terleyen suratıma  yakın çekim yapacaktı saniyelerce ve ben çay içerek izleyecektim bu sahneyi. Clint Eastwood’u klonlardık oynasın diye... ve şimdi adam namlsunu ağzıma dayamıştı, bense adamın omuzunun üstünden kulaklarını yelpaze yapan fili seyrediyordum, bunlar gerçekmiydi yoksa bir baudrillard kurmacasımı. Bu adam Freud’u tanıyorsa ve bu yüzden ağzımda uzun namlulu bir silah varsa hapı yutmuştuk. Daha da kötüsü ya adam foucault okumuşsa.. bir silah öldürmemek adına kullanılıyorsa daha tehlikelidir...
Gözlerimi adamın gözlerine dikip bakışlarımla yalvarmayı düşünmüştüm ki tam o sırada adamın gözlerinin kör olduğunu farkettim. O halde Foucault’u okumuş olamazdı.. ya sonradan kör olduysa...bütün bunları boş verip bitmek üzere olan kahveme baktım. Oysaki vişneli djarumumla birlikte içecektim onu. Gerçeklere çok daldığım için sigaramı hayal etmeyi unutmuştum... insan “rüyadan uyandım” der de niçin “realitede uyudum” demez?

ben sana şiir oldum

Ben sana şiir oldum
Aşk yazdım duruyor ceplerimde
İliklerimi düğmeleyip
Bağımı kıravtladım
Sinema ıslatırken
Yağmur seyrettim
Güzeldi
Sonu hüzünlü bitti
Her sinema Türk’ü gibi