18 Kasım 2011 Cuma

sonbahara yabancı gibiyim, sarı yapraklar yok ama alışkınım yağmurlu ve sağnak yalnızlı gecelere. ismini bilmek için neler vermezdim.açsan kapıyı birden, süzülsen içeri, pencereden de girebilirsin farketmez, koşup sarılsan gözlerime, olmaz mı sence. neyse, ben buradayım, içimde havlayan bir it var it gibi aşık olamıyorum. siyahlı adamlar yine köşe başında, ve nefesim dağılıyor havanın soğunda.biraz daha gömüyorum kafamı kaplumbağa misali montuma. 5 dakika bekle geleceğim. şu adamları ve şu köşeyi atlatıp hemen bir taksi çevereceğim. bıyıklarımı kestim, bir zürafa baktı durdu bana. bu sefer az içeceğim seni söz. sarhoş olmaya bir kadeh kala bırakacağım. ama nolur ben yüzümü ıslatırken, sen bana bir yiğitmişim gibi bak. sanki orduları dünyalar fetheden bir komutana bakarmış gibi bak. ve tuzlu damlaları vızıldayıp geçen kurşunlarmış gibi gör yüzümde. bu esrar beni sarmadı, bir kaç gram hafıza kaybı çeksem burnumdan belki kendime gelirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder