10 Ekim 2011 Pazartesi

ayn

sokaklarını gördüm dolaştığmız gökyüzünün, biz yokuz diye birşeyler olur sanmıştım.belki dünya çöker, belki o kırmızı çatılı evler göçer. Laking tek bir zerresine bile halel gelmemiş. çok değişir sanırdım. artık biz değiliz ya biz, bi tat kalmamıştır diye kandım. o, insanların mübarek sandığı kapı var ya, bizimse yamacında öylesine durduğumuz bina, işte o yerli yerinde duruyor. şimdi kapısında başka insanlar var. ne kadar çok ortak yanımız var senle, farketmemişim. çıktığım kale duvarlarındasın şimdi, aynı hatıraları sony marka aletinle ölümsüz kıldın ya güya.çiçekçi yok artık ölmüş galiba, ama aynı büfe orda.hani telefon kartı aldığın. "gözlerim sokaklarda sebebi isyan aşkın" şarkımızı hiç duymadım herhangi bi sokakta, cafede,barda.. "beni bu derde sen attın da gittin ya kafam hep duman" yokuşunu çıktığımız küfürlü yollar, sikt.r çektiğim daracık sokak, hepsi orda. Ama biz yokuz. biz zaten dağıldık ya hani, o yüzden de yokuz biraz. ama senin gittiğin yolda başka bir karaltı var şimdi. onun da sırtı dönük bana, bir başkasına dönük sırtı gerçi. adları hayatları farklı olan bilmem kaç bin kentrilyon insan, sayısı sonsuz olsa da yaşadıkları çok mu farklı senin ve benimkinden.. işte onlar da orda ve yine o saat kulesinin altında resim çektiriyorlar sırayla. ben burdayım ya, yok oldu sanmıştım o sahneler, ve eski bir film deposunda yansın istedim hayatımın negatifleri. hiç olmadı. hayalini ettiğim hiç bi haltım gerçeğe dönüşmedi demek kadar saçma ve kopuk bir cümle bilmiyorum. hayalini ettiğin hayal kalmış ulan.biz giderken güneş vardı orda dönerken taksofonaslar kalmış bi aklımda. cumaları çıktığım yokuşlar, ve kulağımı yırtarcasına çeken soğuklar kaldı, kum taneleri gibi kayıp giden avucumdan. bir türk kahvesi içemedim ağız tadıyla. bırakın kızı diyorum size. bırakın. o tröleybüsün telleri o koca yumurta heykeli, hepsi g.tüne kaçsın. ben de başka bişy demem.o pizzacıda sen de vardın ulan. o köprüde sen de vardın. put kesilmiş işçi vardı bi çift unuttunmu çiçekleri seni seviyorum diyen,aşkım diyen.o pis kokuyu hatırladın dimi.o üç suratsız heykel kadınları, o işediğim taksim çakması sokağı. resimlerde gördüm, hiç değişmemiş, ben bıraktığımdan beri cam vanusta yaşarmış şehir, ben bıraktığım gibi bi buz kalıba koymuşlar dondurup, ne zaman düşünsem öyle birşeyler, mikrodalgada 3 dk ısıtıp aklıma servis etmiş pushlar. varsın olsun ben böyle güzelim, yani kafam diyorum. belki de düzelirim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder