14 Kasım 2011 Pazartesi

bana aşktan bahset diyorlar.dağlardan ve ovalardan. görmediğim bilmediğim şeylerden nasıl bahsedebilirim? deli mi bunlar? kan gölü ve bir avuç kusmuk var üzerimde.anlatabileceğim şeyler kısıtlı mı sandınki sandıklardan çıkarttığım aklım eridi sabunlar gibi yağmurun altında.
üzünlü nağmelerde aradım seni,
basitliğini sevdiğimi biliyorsun. arabanın camına düşerken seyredip dumanaltı kafelerde döndürürdün başımı. bilmek istemiyorum istemiyorum hayır istemiyorum istemiyorum istemiyorum istemiyorum istemiyorum bilmek istemiyorum fuck off you son of the bitch. bilmek istemiyorum. sen neden istiyorsun. sen ne yapacaksın aramadığın telefon numarasını , çehrenin yamaçlarından kovarken beni seni neyi öğrenmek istedin.hayaletin cücüğü seni ben çağırdım. ne zaman istersem o zaman gitmelisin. niye geldin.git diyorum sana. içerde birileri var. git diyorum kapımı zorluyorlar. geceleri seni görüyorum geceleri seni görüyorum seni görüyorum geceleri. kan ve duman var içinde. neden neden hep ağlıyorsun. geceleri neden bu kabuslar içindesin, hani renksizlikler giyecektin. yine yalan tuttun doğru attın. hikayemiz bitmedi dediğimde de bitti.bitmedi hikayemiz dediğimde de bitti. madem biteceği var bitsin. ne yalan söyleyeyim. yalan söylemek için bir milyon nedenim ve ben, alır başımızı gideriz. arkamıza bakmayız. nereye mi gideriz? kaf dağının ardında bin başlı yılanı öldürmeye. sen masallara inanma güzel kız.onlar inanma diye orda. inanmaki yaşadığının masal olmadığına bir ikna mektubu yaz. dün gece yolda giderken yolun karşısnda bir adam gördüm. şöyle bir baktım da ne kadar çok benziyor bana. kendimi gördüm yolun karşısında,elleri ceblerinde ve yine soğuktan kamburu çıkmış. İntihar etmek günah, sen de bilirsin. ben hep intihar edenlere özendim. çünki günah olmasa dahi yapabileceğimden emin değilim. yolun karşısındaki ben konuşacak şimdi:

Elleri titrek değildi tutarken. ama sıcacıktı. elleri yumuk yumuktu, elleri bir iskeletin elleri gibi. bazen değişir böyle şeyler bilirsin sen de güzelim. hani romalıların yanına gitmiştim geçen cuma, sana olimpustan kır çiçekleri getirdim, saçlarına taç yap diye. Biliyorum güzelim, beni seviyorsun, ve yine biliyorum bunu bana söyleyemiyorsun. o kadar çok söyleyemiyorsunki başka erkeklerin gözlerinin içine gülüyorsun. keşke tecavüze uğrasaydın da bunu yapmasaydın. kırmızı teplerin kır çiçeği, ey nazenin güllerin en nazenini, biliyorum sen de özlüyorsun. ama özlemeden kavuşmak olmak. insancıklar herşeyi zıttıyla tanımalı. şimdi sana bir şiir yazsam yine razı olurmusun çırılçıplak koynuma girmeye. ya sen esmer güzeli hanedanlar hanedanının prensesi, yine bir şiir yazsam, gece yatmadan beni düşlermiydin again and again. but i dont think so. boşver güzelim das ist nicht meine deutch buch. beynimde iki lop var ve hiçbirinde rakmalar olmadığı için dilimin kemiği yok. Şaka yaptım. Buraya kadar yaptığım konuşmanın hepsi aslında yolun karşısındakinin taklidiydi. asıl sözlerim şunlardır:
Bütün tramvlarımda sizi seviyorumdur. yaşamıma katılan her zerrecik bendenken, en ufak bir cisimcik bile bana nüfuz ederken. gözleriniz nası açmasın on yıllık bir kara delik yüreğimde. ve bütün kayalaşmış kararmış taşları çekilirken yüreğimin ben hep dudağını düşledim. bazen dudağının olmaması bile beni ilgilendirmedi. düşlerim seni düşlerimde hep bir telaş içerisinde. niye ağlarsın gözlerimde.düşlerimde yüreğimi sıkıştıran bu zancılı bakışlarınız niye. Kabul ediyorum, artık gittiniz, galiba dönmemecesine. Seyrek de olsa uğramalarınızı seviyorum. aradaa bir yine uğrayın olmazmı. aman azizim lütfen karşıma çıkmayın. bakarsınız göz göze geliriz, elimden bir çığ yığını ter boşaları, boşalır da gözlerimin titremesi sesimin sulanmasına engel olamam. nefretimden dişlerimi gıcırdatamam. aman azizim, lütfen karşıma çıkmayın, ben sizi bulamamayı sevdim. o sokaklarda boş boş gezmeyi sevdim. inanın bilmiyorum sizi ararken karşıma çıksaydınız napardım. gülüp geçerdim heralde.neyse pirim, siz daha iyi bilirisiniz beni. çekilip bir kenara ağladığımı kimse bilmiyorsa bu benim en ihlaslı ibadetimdir. sizin zerrenizin haberi olmayacak bundan. bu yüzden sevinçliyim, bitap ses tellerimi duymamanız beni içten içe sevindiriyor ve bir sadizm basıyor kulaklarımı kızartırcasına. Sevgilim, siz ne zaman doktor oldunuz da elinizde neşter, eşelemektesiniz yüreğimi. her neyse, uzun bir klarnet sesinin yırtıcılığında zenciler geldi yine aklıma.mazur görün, şimdi gitmeliyim. sessizliğe haykırdığım bu kelimelere yankıların dahi cevap vermemezi ne kadar hazin...

1 yorum: