27 Şubat 2012 Pazartesi

şiiri bırakmak mı

böyle bir söz diziminin söz konusu olmadığı gibi şiirin bırakılası bir nesneye dönüştürülmesi küfürdür. Herkesin görüşüne saygı duymak gerekir tabi, ama burda sözkonusu şahıs bir rakisisesindebalikolsam dır. Onun için eleştirilerimi hoşgörüyle karşılayacağına inanıyorum.
hapşırmak aksırmak nasılki grip hastalığının belirtisiyse, "şiiri bırakmak" her işi yolunda giden adam olma hastalığına yakalanmaktır. Öncelikle, belirttiğim gibi şiiri bırakmak diye birşey yoktur. Şiirin şairi bırakması söz konusudur. Yani o adam artık şiir yazacak bir neden bulamıyorsa ya da şiiri bırakmanın yeni bir sayfa açacağına inanıyorsa bu, o kişinin bir kabz haline bürünmesi, basiretinin tutulması anlamına gelir. Bir kere şairlik peygamberliğe yakın bir meslektir. Nasılki peygamber insanlara görünmeyenden bahsediyorsa,nasılki şair, içinde bulunduğu yanlışların farkındalığını haykırıyorsa şair de bunu yapıyordur. Çoğu peygamber şair olmakla da suçlanmıştır. Tamam peygamberin görevi şairlik değildir ama çeşitli toplulukların peygamberleri neden şaire benzettikleri sorusu üzerinde durmak lazım. İnsanların görmediği ufak şeyleri insanların gözüne sokmaktır şairlik. gökteki yıldızlar hergün gökyüzünde olduğu için kimsenin umursamamısına takar şair. Çünkü yıldızlar binyılda bir gökyüzünde belirseydi bir mucize olarak adledilecekti. Ama hergün orda oldukları için onların değerini sadece şairler bilir. Şunu da eklemeliyimki, şairlik çiçekten böcekten bahsetmek değildir elbette. Şair, kelimelere atfedilen vasıfların kodlamasını yaptığı gibi, doğadaki nesnelerin kodlarını çözerek bizi "O"na ulaştıran bir aracıdır.
Ayrıca şair yalancıdır denir. Yalancılıkla itham edilmesi aslında şairi tarif edecek uygun kelimenin bulunmamasındandır. Şiar, yahut şairler olmayan şeylerden bahsediyorlarsa bu yalancılık demek değildir. Şair köpek leşine bakarken, o köpeğin dişlerinin beyazlığından etkilenip ne güzel bir manzara diyorsa bu da kesinlikle yalan değildir.
Şairlik dünyayı matrixin kodlarıyla okur ve heryeri yaşil rakamlarla görür. O, fiziksel boyutun ötesinde görme, ve bunu kendine has aktarmasıyla şairdir. Sıradan insanlar da şairdir. Simiti çayla yiyen işçi de şairdir. Onun tek sıkıntısı içindeki şairlik vasfını ordaya çıkaracak vakti ve mekanı bulamamış olması gerekli şartların etrafında olgunlaşmamısıyla ilintilidir.
Şair olmak dertsiz olmak anlamına gelmez. Şair olmak dertlere gark olmuş insanların meczupluk mertebesine çıkmasıdır.
Sözler komposto olmadığı zaman terkedilmez. Sözler bu kadar vıcık vıcıkken, şekilsiz bir çamurken bir şekle büründürülürse işte usta şair budur. Yoksa herkes tuğla kıvamında kelimelerden duvar dikebilir.
Sayın amansızzamansız yazar arkadaşımı bu konu üzerine biraz daha düşünmeye davet ediyorum. Davetiyemi de tanesi 30 kuruşa yapan matbaacı arkadaştan bastırıyorum.

24 Şubat 2012 Cuma

Amansız Zamansız #2

Şiiri bıraktım.
belki zirvede değil ama tadında.
zaten;
Kelimeler komposto olmayı bırakmışsa şiir bitmiştir. 

Bitti derken biten tek şey
Yıllanmış duvarın üstüne saran yeşil sarmaşık
Alışık olduğum çözüm kaçmaktı belki,ve olay karmaşık
Bir farkla giden sayılardır ardışık
Adı ardışık ama yan yana olamazlar hep bir fark var arada
Bak sana ben de tek sayıyım artık açık açık.
Van gogh tablosuna bakıp, saatlerce sarı rengi konuşmak vardı
Ama boşver abi adam kaçık.

Şiire nokta koymak istedim, kafiyelerle kafayı yedim
Öğrenemediklerim yüzünden öğretmen oldum
“Şu murat hoca çok başka adam ya” cümlesinde dumur oldum.
10 saçma şey söyleyip 1 orijinal cümle kurmak mantıklı,
Yada seçersin 1 cümle söyleyip, beklersin orijinal algılanmayı.
Bak yine yaptın kafiye kurdun, sendin benim kurdum, yine oturdum ne cümleler kurdum.

Rüyalarda görülen, saçma sapan koşuşlar, hep almanca konuşurum rüyalarımda, anlamak gerekir bazen alemi, bir cümle esrarın ardında. Küçük bir alem kurdum kendime, darmadağın et diye gel demedim sana, gel bir ev de sen kur diye. Ama hatalıydım, hataya kadar yürüsem geçmez ateşim, boşver affet de gel bir film izleyelim. Fıskiye yaptırayım dedim geçen okulun ortasına, su medeniyettir ağa, taklit yapıyorsun dediler, kaynar sular boşandı, akıllı yoksa iş yapar bu deliler, ve deliller.
Dünya değişir, amansız ve zamansızsan eğer, sen söylersin söylenmemiş bir iki cümleyi, bazı şeylere çok şaşıp, bir kum tanesi üzerine kafa yürütmeyi, kafa yok ağa bunlarda, bu kadar yazı yazdım, kimse okumadı, hadi lan ordan, sanki sen evde otururken yediğin şeker yüzünden karnın ağrımadı. Aslında burada okuduğum hiçbir cümle boş değil ağa, ama sıfat yoksa önünde cümlelerin tartışılmaz, ama edebiyatçı kisvesi aldıysan bir cümlenin içinden kolay kolay çıkılmaz.
Ne diye başladım nereye gitti, sen söyle ve takrar et bitti, bitti ..
Yaradan cümlenin sonuna nokta koyana kadar güzelim, mürekkebim olacaktır damlayan banyo havlusundan.

22 Şubat 2012 Çarşamba



Kızıl toprak terra rosa, gömsünler beni
Dante komşum olsun yalanım varsa.
Karsta bir yapı, yapı da bir kapı, kapı da bir halka
Ben o halka nın taaa …

Ama yapma hiç samimi değilsin, çünkü harbi olarak bir harbi başlatmak
Samimiyet kadar cesaret de ister derdi , dedemin uzaktan bir arkadaşı
Sınırdışı etmek isterdim tüm sen olmayan duygularımı, ama göremedim üstüne bastığım mayını.
Demekki, her şey hesaplanamaz, bilim yalan, aynştayn kaçık, eee ben aşık. Sus lan anladık.
Düz cümleler anlatmaz, devrik olmak gerekir bazen meşrutiyet kazanmak için
Al sana che, al sana komune de russia. Devrimden korkmam evrimden korktuğum kadar
Ben maymun olamam, hadi ben tamam, ya sen de bana bakan, o gözler nerden arak
Kaçıyorsun bana doğru tüm pradigmaları yıkarak. Çok okursa, insan çok basit anlatıyor bazen
Bu aralar çok okumadım belki de şu ara amaçtı içimdeki seni aramak. Şair olsam sana şiir yazardım
Ama değilim, şayet deliyim, gömleklerimin hepsini senin için imzaladım. Allah bir gömlekte kocatsaydı bizi, fena olmazdı ama elalem ne derler de vardı.anlarsın ya Saflık bazen  düpedüz aptallıktı. Saflık büyük suçlara azmettirebilirdi insanı, şayet  ne yüreğin, ne ellerin ne de toplum buna hazırdı.
Ellerinden işlenen suç fail-i meçhulse, kalkıp gideyim ben meçhule.
Romanlarımda ilk sayfalarda karakterler ölür, sessizce gömülür.
Adeti bozmayalım şimdi sen beni göm. Olay ağı nasılsa örülür.

Kolay nokta koyamam bak bu da böylece uzadı
 konuşturmasan ya beni acıyor zaten bak ağzımda bir anahtar saklı
Usulca yaklaş, hafif başını eğ, eğer açmazsa nefesim düğümü, ben  lal olayım sen beni o zaman kov.