1 Aralık 2011 Perşembe

chapter1

 içeri girip gerekli bilgiyi almam için 182 saniye vaktim var. sonrası paraları cebe indirmek olacak. herşey sistematik. önce Melih Beyin ofisinden arakladığım personel kartıyla içeri gireceğim. İş çıkışına den getireceğim ki kimse görmesin. Sonra da  çaycı sabah abladan aşırdığım anahtarla bilgi ofisine ulaşacağım. tabi bunları yaparken kameraların kapalı olması lazım. yani kısa bir elektirik kesintisi bana iyi gelecek. elektrikler çalışmayacağı için 7 katı çıkmayı 45 saniye de başarmalıyım.
 işte son personel de çıkıyor. hemen işe koyulmalıyım. zemin katta bütün elektirik sigortalarının bulunduğu ana bir hat var. yaaaaaaaaaaaaaaaaaa. çok açım. galiba ertelemek zorundayım.bu böyle kalsın

29 Kasım 2011 Salı

gönderilemeyesi bir ağıtlaşmadır küfür

tam ofisten herkes gitmiş soru kağıdımı hazırlamışım ve demişim hadi şu öğrencilerin projelerine bakayım değerlendireyim. midemin kazıntısı alarm vererekten beni iş yapmaktan alıkoydu. tam o esnada sisli perdelerin arkasından falan olmasa da laptop cantamın içinden "altyazı" dergisini çıkartaraktan onur ünlünün filmleri incelemelerini okudum. işte o anda ilham persi kafama geldi reng. ben yazmaya koyuldum bum. dedimki kendi kendime (düşünme düşünme zaten kim anlamıışki sen anlayasın by teoman) evet dedimki kendi kendime ve en son izlediğim filmin "güneşin oğlu" olması hasebiyle, bu adam küfürleri ne güzel yerli yerinde oturaklı bir şekilde repliklere sıkıştırıyor. işte tam bunu dedim ve "güneşin oğlu ve küfür ritoriği" adlı yazmaya karar verdim. arkadaş blog sayafama girmeye çalışıyorum giremiyorum. yaw şifrem neydi kullanıcı adım neydi çözemedim.o an üzerime bir mallık çöktüğündenmidir yoksa açlıktanmıdır çözemedim ve giriş yapamadım.  Anca işre eve gelip arkadaştan yardım alaraktan şifreye ulaştım.İşte kaderin nah dediğine biz ah demek zorundayız.başka çözümler bulmaya çalıştıkca daha da çözümsüzleşiyor yoksa işler. neyse yazmak nasip değilmiş deyip bu konuyu erteliyor belki de tarihe gömüyorum farkında olmadan yada olaraktan. komutan logar

26 Kasım 2011 Cumartesi

bir bülent ölsündür  bir rus filminin bitiminde;
hançerlesindir beni güzel dilberin elinde;
kalaşnikoflarla tarasındır beynimde
iltihaplanmasın fikirler.
güzel turnalar, kırlangıçlar, kargalar
hepsi bir yer bulsundur rüyalarda;
bülent doğsundur balk kabağının içinde;
annem duymasındır
belki yine gelirimdir;
farklı halet-i ruhiyelerin seyrinde dibe vurup çıkıyorum. tutulası bir elin bulunmaması ellerin kirliliğinden mi yoksa benim kusursuz bir el arayışı içerisinde olmamdan mı kestiremedim. but the latter one seems more reasonable which is why i am crying right now. Besides my moody characteristics, all the efforts to smooth intermingling past and present seem that I am beating the air with my fucking weak fists. Order of things getting more and more confused for me, and the thing is I want to watch some american movie might be really  a resillient disease which has not been discovered by fucking science. I know that ignorance is bliss, but I dont know how to reach at the level of mediating ignorance and dream.