Zaman üstüne, film üstüne, yemeğinize düşen sinek üstüne, şu aşağıda boş boş yüzen balıklar üstüne, aklınıza ilk gelip de söyleyemeyip değiştirdiğiniz şeyler yüzü suyu hürmetine ...
14 Kasım 2011 Pazartesi
sokak lambasının aydınlattığı bir gece sokağı. her zamanki klasikliğinde bir bank hareketsizce sere serpilmiş kenara. İlginç bir şekilde kar taneleri sokak lambasının sınırlarına giriyor, ve devriye gezen polis lambaları gibi, takibe girişiyor sokak lambası. artık ışığın sınırındasın kar tanesi. özgürlüğüne kavuşmak için kıyılara hücum eden karetta karettalar gibisiniz kar taneleri. sizi sokak lambasının ışığında seyretmek, sonsuza kadar orda durup seyredebilirim sizi. savrulmanızı, üst üste yığılmanızı, herkese bu kadar yakın olabilecek tek sahne sizsiniz. sokak lambasının ışığına ağlayan kar taneleri. yoldan geçen paltolu ve şapkalı amca ağır aksak yürümekte. İklimin soğukluğunda gönüller ısıtan kar taneleri, yaşlanmış amcayı devirmek için akın ederken adamın üzerine, uçaksavarlar gibi delik deşik etme çabalarındasınız adamın yüzünü. bir kızılderili gerginliğinde kafa derisini yüzmek istiyorsunuz insanların. intikamı acı olacak ayaklar altında ezilen kar tanelerinin. sokak lambasının aydınlatma alanından çıkan paltolu amca, en az kuzey afrika rüzgarına direnen bir sudanlınınki kadar esmer bakışların. yaşamak tanımına bir de bunu eklesek olmazmı. kar tanesi kadar fazla yaşamaklardan bu da bir yaşamaktır. sokak lambasının ışığına ısınan insanlar kadar olsun tebesümmün, dökülen dişlerini önemseme, çünkü solmuş yapraklar gözükmez karlar altında. bir başka nehre düşen kar tanelerini seyretmek gibisin dolunay karanlığında çıkan güneş. seni seviyorumsa kar taneleri, sokaktaki banka bayılıyorumdur, ve ayıldığımda sen yoksundur varlıktan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder