14 Kasım 2011 Pazartesi

bir zenicinin elleri,filler kadar büyümüş başı ve kulakları, saksağanları dinliyorum kışın ortasında. yorulmadı yol kenarındaki orospu otostopa. ben yoruldum volta atmaları balıksız prangalar. seni sevdiğimi söyleyebilirim. bu yeteneğe sahibim ve ellerimi seninle kirletmeyeceğim. bitmedi desem değişirmi, gecenin bi vakti yatak gıcırtılarında uyanırsan, rüyaların romaya çıkacak biliyorsun. bilmezlikten gelmekten başka sesler gelir. depremlerde sevişirsin görmediğin insanlar yer altında. cebinden çıkan sincaplarla konuşunca. bir sülük,sen ona konserve de. ya da bir salyangoz jiletimin keskin tarafında çıkmış yolculuğa, öleceğini bilmek böyledir işte. ölmeden önce yapabileceğin şeylerini yapma hayalini kurarak yaşmaktansa bıkmalısın ciğerlerinden. bir kız mı seni bu hale getirdi. sümmie haşa. bir kız bunu yapabilir mi sana. bin kız çullandı da üstüne birine vuruldun sandın sen o da vurdu sandı şişeinin dibine. rakışişesindebalıkolsamşaşarbakarsınkalırsınolduğunyerde. çırılçıplak yere serildi muhammed ali, başladı götün teki, saymaya ondan geri, dokuz,sekiz, kalkmalısın muhammed ali. frazer yatmalısın altına. sıkışıp kalmalıydı  beter böceğin dünyasında. herkese de siktir çekilmezki be abi. bir gün gelecek diye bekleyenlere selam söye. masalların olmadığını bile bile yaratan insanlar bir süre sonra masallara da kanmaya başladılar, filmlere de. filmler döndü hayatın sürdü. lakin hiç aynısı olmadı hayat. tadı ve kokusu bambaşka bir zarla kaplıydı hayat. film şeritlerine benzemedi. ben en çok soğanı sevdim. kokusuna ve tadına önem vermeseydi onu da severdim. seni de severdim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder