21 Kasım 2011 Pazartesi

yazıyorum

yazıyorum, hayatıma ve namusuma. yazıyorum ve satır aralarında ağaç dalları, limon ağaçları görüyorum. eğer adil davranmak için çalışıyorsan adaletin dünyada bulunması zor birşey olduğunu kabullenmelisin. ayrıca köklerini kaynatıp yersen suyunu da sabahları aç karnına içersen adaletin, adalelerine iyi gelir biliyorsun. Sabah kalktığımda her zamanki gibi yanımda yoktun. yine elimi boşluğa fırlatıp tozlara sarıldım belki. ya da bilmiyorum. neyseki her zamnki gibi uyanmak zorundaydım. nasıl anlatırsan anlat babandan harçlık almadan anlat. domates suyu içmelisin. neyse,
Özlemek yetişkin insanların teneffüs araları gibi
dokunduğumda avuçlarımda hissettiğim
dikenleri sivirilmiş bir kaktüs.
ne sımsıkı tutmak
ne bırakıp kırmak
gelmiyor içimden.
Oysa kanatsam ellerimi kanasıya
Anlamak gecikecek dostum
yumşak yastıklarda partizan doğmaz
Kayalara sürtmelisin Yüreğini
ki nasır bağlasın kalbin.
keskin tut beynini
ki seri vurasın.
herşey bitmiş olamaz
akıl odalarının birinde
gizli saklı tuttuğun bir odada
ben varım
sen de biliyorsun. kimse kaçamayacak küçük ve büyük kıyametinden. bu demektirki kıyametin ortasındayız otlayan baykuşlar gibi. Tek gözünü açık tut deccal. Sigaram sönük sönük yanıyor karanlık uçlu dünyada. ve bir kez  ve fakat hepimizin düşeri ortak, network kopunca kıyamet bağlanacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder