5 Temmuz 2012 Perşembe

"Ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim"

The End

Bidayeti olan herşeyin bir nihayeti vardır...

Bidayeti olan herşeyin bir nihayeti vardır...

300 tane yazı yazıldı bir yıl süresi içinde, 9000 kadar sayfa görüntülemeye ulaştık.
Facebook tan beğenilen, yazılarımızın dışında, ne bir yerde alıntılandık, ne de çok güzel yazılar
yazıyorsunuz diye tebrikler aldık.

Ne haltıma yaradı diyebilirsiniz bunca emek.
Şimdi burda şuna yaradı, buna yaradı diye bi kutsallaştırma çabası içine girmiycem.
Biz yazı yazıyoruz diye dünya değişecek değil elbette.
Bir sadra şifa olacak da değiliz belki.
ama yazmak,hareket ve düşünce içeren bir eylem olduğu için iyidir.
Bazen bir kişi bile, bak böyle düşünmemiştim diyebilme ihtimali bile
yazmak için gerekli motivasyonu size verebilir.

Blog açıldığında işsizdik, ikimizde iş bulduk.
Bekardık, evlilik yolunda önemli adımlar attık.
İstanbuldaydık, ankaradan karsa anadoluya açıldık.
Blog açıldığında manyaktık, hala manyağız.
O zaman hayallerimiz vardı , hala daha var.
o zamanda siyonistler giremezdi şimdi de.

Peki her işi yolunda giden insanlar olabildik mi?

- Hayırrrrrrr...

demekki ilk gün yazdığımız manifestoya aykırı bir şey yok ortada.

Sizden bi cacık olmaz diyen, okurlara gelsin son söz murat menteşten :

ATOMU YUMRUKLA PARÇALAYAMAM
ALLAH BÜYÜKTÜR ELBET BİR KAPI AÇAR.

Şimdi biz başka işlere, şirinliyoruz.
he unutmadan
Tolga abiye küfreden çocuk
samimiyetini seviyoruz...


29 Haziran 2012 Cuma

30 Haziran 2012

Bir yaşına girmiş bir blog yaşlanmış bir blogtur. Benim ömrüm gibi bu blogun ömrünün de kısa olması temennisiyle artık rakişişsesindeki iki balıktan biri olarak, farklı bir şişeyi mesken edinmenin vaktinin geldiğine inanıyorum. Şahsi görüşüm, bu blogun miyadını tamamladığı ve amacına ulaştığı yönündedir. Zaten birikmiş blog yazılarından bir kipat teşekkül etme niyetimiz de var. Bir yılda 10.000 tıka ulaşamamanın haklı gururunu yaşıyorum. popülist kültürün herşeyi tükettiği şu zamanda okunamamak, ve fikirlerin sadece küçük azınlıklar tarafından benimsenebilmesi, geleceğimizin ne kadar parlak olduğuna delalet ediyor.
bu blogdaki yazılarıma ilham kaynağı olan "beat generation"a, onur ünlüye, murat menteşe, adını bilmediğim insanlara, ve güzel hatun gözlerine teşekkürü bir kar payı bilirim. saygılar, ve balık tekamül için şişeden çıkar...

26 Haziran 2012 Salı

olmak ya da bilmemek

Neden gecenin bir vakti açmış televizyonu haberleri izliyorum? ya da neden gazeteer okuyorum? çevremde olup bitenden bihaber kalmamak için. peki neden bunları bilmek istiyorum? bilinç sahibi olmak için. peki neden bilinç sahibi olmak istiyorum? yaşadığımın farkına varmak için.
   uzun süre haberlerle alakamı kestiğimde, hele bi gazete sitelerini dolanayım ne var ne yok bilelim derim. Bunu bir eksiklikmiş gibi algılamam fıtri birşey mi? Bence değil, haberleri izlemeyince kendimi kötü hissetmem,tamamen, dışardan gelen, ve kast-ı mahsusa ile bana aşılanmıştır. Haberleri izlememek gerçeklerden kopmakla özdeş tutuluyor. "onların" haberlerini izlememek, onların bil dediğini bilmemek aslında o kadar da kötü birşey değil. "Genel kültür" sahibi biri olmak genel eve gitmek gibi birşey.
 Bilen insanlara saygı duyuluyor, okumuş olmak, tahsil yapmak prestij kazandırıyor. "İyi de bana ne..." altınlarımı çaldılar... Bilmek beni özgür kılarmış. Bu felsefe tamamen olmasa da irticalen yanlış. Bilmek bizi hapseder. bilenle bilmeyen hiç bir olur mu? bilen insan eskisi kadar rahat hareket edemez. bildiklerini göz önünde bulundurmak, tahlil ve tasnif edip ona göre hareket etmek zorundadır. islamda sorumluluk ergenlikle, yani bilmekle, farkında olmakla başlar. bunun neresi özgürlük. Bilmediğim şeyden sorumlu tutmaz beni islam. içkinin haram olduğunu bilmeseydim içerdim. Matrix filminde Cypher karakteri bilmek istemediği için herkesi gambazlar. Bilinçli olmak istemez. Hiçbirşey hatırlamak istememek üzere anlaşma yapar ajan gardaşlarla. Aynı sebepten "Cypher =sıfır"dır. bir hiçtir. O ayrı mesele.
     Suçlu insan yoktur. bilen insan vardır ve düşünce suçundan başka bir suç çeşidi yoktur. İnsanlar herşeyi bildiği için kirletir. bilmek olmasaydı suç da olmazdı. Aklımızdan geçenlerden sorumlu tutulmamak bu acıyı biraz hafifletir. Ama her istediğimizi aklımızdan geçiremeyiz. Bir müslüman eşiyle ilişkiye girdiğinde aklından başkasını geçirmesi haramdır. Allah'tan başka ilahların olduğunu düşünmeki, çoktanrılılığa inanmakla neticelenir. Koşulsuz şartsız cehennem.
en çok bilgi sevenler kimlerdir? "philosophy" yani "love of knowledge". filozof bilgiyi seven kişi demek ve en mutsuz insanlar filozoflar. en geçimsizleri ve en tehlikeleleri. Bilmekle aydınlandık zannetmek 17. yüzyıldan beri batılı filozofların insanlığa yaymak istediği projedir. aydınlanma üzerine kurulu bu felsefe inançlara ve mucizelere silah çeker. İnsanların duygusal hareketlerini sorgulamasını herşeyi akıl terazisinde ölçüp biçmesini ister. Tanrıya öldürmeye yönelik bir proje bronşçuklara kadar ulaştığı için imanın ciğerlerini tertemiz görmek mümkün gözükmüyor.
      Bilmek özgürleşmek falan değil. günbegün çürüyen vücuduma bakıyorum, ve diyorumki insan kendini özgür kılmak için üretmiş düşüncenin sonsuzluk yönünü. İnsan kısıtlıdır ama düşünceleri sonsuzdur. Peh, Çoğunluğu sıvıdan oluşan bir organdan çıkan fikirlerin sonsuz olduğunu düşünmek insanlara neden mantıklı geliyor. Çünkü buna inanmak onları "özgür" kılıyor. Örnek: Ben ölecem ama fikirlerim baki kalacak diye yazı yazmak...
   Bu yazıyı kazayla okuduysan, başkası için yazmadığımı söylemeliyim. Bu yazıyı kendime yazdım. böyle düşünceleri akılda tutmak tehlikeli. ben de yazıya döküp aklımdan atıyorum. Olurda bigün geri döner, bu yazıya bakar hatırlarım ne düşündüğümü deyu...